-->

Theme Layout

Boxed or Wide or Framed

Theme Translation

Display Featured Slider

Featured Slider Styles

Boxedwidth

Display Trending Posts

Display Instagram Footer

No

Dark or Light Style

Jana Hunter

Jana Hunter

En unnderrated ( gereği kadar değer verilmemiş) müzisyenlerden kendisi. Herkese hitap eden bir müzik yapmıyor . Hangi şarkısını dinlesem içimde bir boşluk duygusu uyandırdığından bana da tam anlamıyla hitap ettiğini söyleyemeyeceğim ama "farklı"nın tanımlarından bir tanesi olduğu kesin. Psych folk yapan bu bayan Teksas eyaletinden.    Jracula,  Castanets ,  Matty & Mossy , Ejaculette, Unitus, and Krazy Nerds adlı grupların üyesi olmuş sırasıyla. Şu an Lower Dens adlı bir grupla birlikte çalışmalarına devam ediyor. İlk ve tek albümü olan  Blank Unstaring Heirs of Doom   'dan sonra da  epler yayınladı ancak ben Lower Dens ile olan çalışmalarını daha güzel buluyorum.Tam bir "psych" müzik yapıyorlar. Kendisi hakkında çok derin araştırmalar yapmadım açıkcası. "Müziği yeter." denilenlerden çünkü. Ses rengi de oldukça değişik. Ancak her ruh haline göre değil yaptığı müzikler. O nedenle eğer  neşeliyseniz dinlememeniz...

Nick Littlemore

Nick Littlemore

Avustralyalılara karşı bir zaafım yok ama nedense beğendiğim müzikler/ filmler hep ya Avustralya ya da Kanada kökenli çıkıyor. Ben ne yapayım? Hah, Avustralya demişken Nick Littlemore'dan söz etmesem olur mu? Olmaz. Bazılarımızın birkaç sene öne müzik kanallarında sıklıkla dönen Empire Of The Sun- We Are The People klibinden aşina olduğu bir adam aslında Nick. Yok o kafasında tavus kuşu kuyruğu gibi tacı olandan değil, onun yanındaki saçı başı dağılmış yerliden bahsediyorum. EOTS 'da Luke Stelee ile elektropop/ elektronica yapan Nick'in becerileri bunlarla sınırlı değil ama. University Of New Soul Wates'in Digital Media bölümünden mezun olmuş olan bu semptaik insan aynı zamanda Ladyhawke ile birlikte art-rock grubu "Teenagers"da çalıp söylüyor, altyapı hazırlıyor. O da yetmiyor,  Peter Mayes ile Sydney kökenli eletronik dans müzik yapan Panu'yu kuruyor ve bu üç projeyi de aynı zamanda yürütebiliyor.  Pnau           ...

Jinja Safari

Jinja Safari

Ben bu grubu her seferinde Jinja Forest, Ninja Safari, Jinga Forest, Jinjle Safari gibi adlarla çağırsam da ( İngilize'de "call" deniliyor ya. Ee biz de İngiliz olduk artık.) adını Uganda'daki "JINJA" şehrinden alan Avustralyalı bir grup bu. Müzikleri bana o kadar güzel geliyor ki kelimeler  kifayetsiz kalır sanıyorum onlara karşı olan sevgimi anlatmak için. Tasmania'da büyümüş olan Marcus Azon ve Central Coastlı Cameron Knight'ın kurduğu bu grup( sonradan Joe Citizen, Alister Roach, Jacob Borg'da ekleniyor gruba) kendi deyimleriyle "Forest Rock" yapıyorlar. Gerçekten de Afrika müziğini rockla ustaca birleştirmiş olan bu adamlar, son derece ilginç ve hoş bir müzik çıkarmışlar ortaya. Marcus, Afrika müziğine olan yakınlıklarını kendisinin Tasmania'da büyümesine ve büyük annesinin halen Uganda-Jinja'da yaşamasına bağlıyor. Değişik kültürlerin içinde yaşamak evet çok,çok zor bir durum. Uyum sağlam...

New Weird America

New Weird America

Animal Collective Rockın evrim geçirip elektronik müzikle, etnik müziklerle, raple vs. kaynaşması henüz çok yeni. New Weird America (Yeni Garip Amerika)diye tabir edilen bir oluşum da var ayrıca. Düzene ayak uyduramamış gençler günümüzde -çoğunlukla- metal dinlemek yerine bu tarz alternatif akımlara yöneliyorlar.  Henüz tam olarak ne idüğü belirlenememiş bir şey olsa da New Weird America , 20. yüzyıl sonu, 21. yüzyıl başı ortaya çıkmış olan; indie rock, elektronica, phsydelic muziğin karışımı bir şey. Yani hem bilinçaltına hitap eden garip olaylar, hem hippi yaşam tarzını  yansıtan öğeler, hem de dans müziği gibi bir şeyimsi bir şey gibi bir şey yani. Jinja Safari Olsun, varsın ne idüğü tam belirlenememiş olsun.Öyle olması bence daha iyi zaten. Hiçbir şey belli çizgilerle belirlenemez ki! Olan olur, vardığı yere varır. New Weird America akımı da adının şirinliği ve ilginçliği nedeniyle bence ileride çok daha fazla duyulacak. "Weird"ler artık yalnızca...

Management ( MGMT)

Management ( MGMT)

Çaylar Management'dan!! Genellikle çağının müziğini dinleyen ben-yani bildiğiniz Su Tunç-, şu sıralar birkaç tane "geleceğin müziği"ni yapan grup keşfetti. Bunların başında da dünya literatürüne Neo-psychedelia  music kavramını kazandıran( yanlış olmasın, psychedelia pop,rock, soul tarzı türlerin kökeni çok eskiye dayanıyor.)  MGMT- yaani Management- geliyor. . Şu sıralar otuzlarına merdiven dayamış olan Ben Goldwasser ve Andrew VanWyngarden adlı iki kafadar Wesleyan Üniversitesi'nde okurlarken birbirlerine beğendikleri müzikleri dinletirler ve bir anda kafalarında "biz daha iyisini yapabiliriz bunların." şeklinde bir lamba yanar ve zaten gitar çalıp elektronik müzikle uğraşan ikili MGMT'ı kurarlar. Sonraları gruba James Richardson, Matt Asti ve Will Berman da ekleniyor ancak röportajlarda, çekimlerde v. pek de esameleri okunmuyor maalesef. MGMT yalnızca müzikten ibaret değil kesinlikle.Özellikle çok zeki Amerikalılar ta...

Tim Burton & Helena Bohem Carter

Tim Burton & Helena Bohem Carter

Bir düşüneyim dedim dünyanın en mükemmel çiftini. Hani şu Amerikan dergicilik-gazetecilik anlayışıyla hayatımıza giren "yaşayan en seksi yüz kadın." ," en iyi on detoks programı." vari bir durumdu aradığım sanırım çünkü "mükemmel" tanımı nedir en başında? Nee biliyorsun sen bir şeyin mükemmel olduğunu? Olsun gene de hayranlık uyandıran çiftler yok değil şu dünyada.  yok yok kesinlikle Angelina Jolia ve Brad Pitt'den bahsetmiorum. Benim gözde çiftim Tim Burton ve Helena Bohem Carter. Helena, aslında büyük büyük babası İngiltere başkanı olan soylu bir İngiliz. Ancak bununla anılmayı hiç mi hiç sevmiyor. Gene de The King's Speech'de kralın eşini acnlandırmasında bu soyluluğunun olduğunu da yadsıyamayız sanırım :) Marla Singer gibi bir karaktere can vermiş ve 00'lerin yalnız kadınlarının idolü haline gelmiş olan Helena, 2001'de canımız yönetmenimiz Tim Burton ile tanışır.. Batman Returns, Edward Scissorhands, Co...

Smells Like Teen Spirit

Smells Like Teen Spirit

Kayıp Kuşağın Kayıp Sözcüsü: Kurt Cobain Kurt Cobain.. Efsanelerin efsanesi . Henüz ben iki yaşımı doldurmamışken gitmiş olsa da bu dünyadan, etkileri çok, çok fazla bende. Öyle eskiye sırt çeviren birisi değilim. The White Snakes, Deep Purple, The Beatles dinlerim mesela. Ama "o kadar da "değil. Ne yapayım, zevk meselesi. Ha çok çok güzel şarkıalr yapılmamış mı geçmişte? Yapılmış tabi ki. Onların da yeri ayrı. Nirvana eski sayılmaz. 26 yıl önce kurulmuş bir grup sonuçta. Asla eskimeyecek bir adam çıkarttı ayrıca. Devleştirdi onu. Yaşam tarzı, giyinişi, şarkıları söyleyiş biçmi, duruşu, bakışı, sözleri.. Hepsiyle bir bütündü Kurt. Hani o imaj satan Amerikan gruplarından da değil. Kayıp Amerikan Kuşağı'nın sözcüsüydü. Henüz Hollywood bu derece beyinlere işlememişti. Rihannalar, Justin Bieber'lar, bilgisayar oyunları bizi oyalamıyordu. Oyalayacak pek bir şey de yoktu. Televizyonlarda aslında olmadığı o kadar açık olan "klasik Amerikan ailesi" ...

Johnny Depp

Johnny Depp

Binbir Surat Johnny Depp O bir kuş? Hayır hayır. O bir aslan? Hayır hayır. O bir insan? HAYIR! O Johnny Depp. Can verdiği karakterlerle birlikte kendi ırkını yaratmış olan varlık diyebiliriz kendisine sanıyorum. İlk ne zaman keşfettim Johnny Depp'i? Hiçbir fikrim yok. O hep vardı sanıyorum. Kâinattan beri bile olabilir. Hiç kimsenin hiçbir zaman tam olarak " "Eh, iyi oyuncu işte." diyemediği insanlardan birisi. Kendisinden ya hiç haz edilmiyor, ya da taparcasına seviliyor. ( Benim hangi tarafta olduğumu anlamanız hiç de zor değil sanıyorum.) Oynadığı filmler, canlandırdığı karakterler o kadar çeşitli ki! Öz geçmişi, aile yaşantısı, hayat tarzı, arkadaşları, oynamayı seçtiği filmler, mimikleri, bize tek bir kalıp olarak değil binlerce farklı yönüyle birlikte sunduğu "Johnny Depp" adıyla tamamen şahsına münhasır bir insan. 15 yaşında bir rock müzisyeni olmak için okulu bırakan bu asi çocuk, bugün son on yılın ençok kazanan oyuncusu olabileceğini ...

Harikalar Diyarı'nın kurtarıcısı: Alice

Harikalar Diyarı'nın kurtarıcısı: Alice

Tim Burton 'ın iki oscarlı bu fantastik filmi benim açımdan ilk Alice'den bile güzel! Mia Wasikowska (Alice), Johnny Depp (Mad Hatter) ve Helena Bohem Carter' (Red Queen)ın baş rollerinde oynadığı film yıllar sonra yeniden Harikalar Diyarı'nı keşfe çıkan Alice'in öyküsünü anlatıyor. Alice'in Harikalar Diyarı'na girişinin ve olayları bir rüya zannedişinin ardından on sene geçmiş ve Alice on dokuz yaşına gelmiştir. Evlenmeye pek de meraklı olmayan ve hala yarı-hayal dünyasında yaşayan Alice, düğün gününde ortaya çıkan bir tavşanı takip eder ve kendini gene küçülüp büyürken bulur. On yıl önceki olayları hatırlamayan Alice'i getiren tavşan, Kırmızı Kraliçe'nin bütün toprakları ele geçirdiğini ve onlara baskı yaptığını söyler. İyiliği temsil eden Beyaz Kraliçe'nin başa geçmesini istemektedirler ancak Kırmızı Kraliçe'nin elinde en büyük koz vardır: bir ejderha!  Bay Tırtıl'ın kehanet defterinde bu ejderhay...

Infinyteam