Bir düşüneyim dedim dünyanın en mükemmel çiftini. Hani şu Amerikan dergicilik-gazetecilik anlayışıyla hayatımıza giren "yaşayan en seksi yüz kadın." ," en iyi on detoks programı." vari bir durumdu aradığım sanırım çünkü "mükemmel" tanımı nedir en başında? Nee biliyorsun sen bir şeyin mükemmel olduğunu? Olsun gene de hayranlık uyandıran çiftler yok değil şu dünyada. yok yok kesinlikle Angelina Jolia ve Brad Pitt'den bahsetmiorum. Benim gözde çiftim Tim Burton ve Helena Bohem Carter. Helena, aslında büyük büyük babası İngiltere başkanı olan soylu bir İngiliz. Ancak bununla anılmayı hiç mi hiç sevmiyor. Gene de The King's Speech'de kralın eşini acnlandırmasında bu soyluluğunun olduğunu da yadsıyamayız sanırım :) Marla Singer gibi bir karaktere can vermiş ve 00'lerin yalnız kadınlarının idolü haline gelmiş olan Helena, 2001'de canımız yönetmenimiz Tim Burton ile tanışır.. Batman Returns, Edward Scissorhands, Co...
Binbir Surat Johnny Depp O bir kuş? Hayır hayır. O bir aslan? Hayır hayır. O bir insan? HAYIR! O Johnny Depp. Can verdiği karakterlerle birlikte kendi ırkını yaratmış olan varlık diyebiliriz kendisine sanıyorum. İlk ne zaman keşfettim Johnny Depp'i? Hiçbir fikrim yok. O hep vardı sanıyorum. Kâinattan beri bile olabilir. Hiç kimsenin hiçbir zaman tam olarak " "Eh, iyi oyuncu işte." diyemediği insanlardan birisi. Kendisinden ya hiç haz edilmiyor, ya da taparcasına seviliyor. ( Benim hangi tarafta olduğumu anlamanız hiç de zor değil sanıyorum.) Oynadığı filmler, canlandırdığı karakterler o kadar çeşitli ki! Öz geçmişi, aile yaşantısı, hayat tarzı, arkadaşları, oynamayı seçtiği filmler, mimikleri, bize tek bir kalıp olarak değil binlerce farklı yönüyle birlikte sunduğu "Johnny Depp" adıyla tamamen şahsına münhasır bir insan. 15 yaşında bir rock müzisyeni olmak için okulu bırakan bu asi çocuk, bugün son on yılın ençok kazanan oyuncusu olabileceğini ...
Harikalar Diyarı'nın kurtarıcısı: Alice
Tim Burton 'ın iki oscarlı bu fantastik filmi benim açımdan ilk Alice'den bile güzel! Mia Wasikowska (Alice), Johnny Depp (Mad Hatter) ve Helena Bohem Carter' (Red Queen)ın baş rollerinde oynadığı film yıllar sonra yeniden Harikalar Diyarı'nı keşfe çıkan Alice'in öyküsünü anlatıyor. Alice'in Harikalar Diyarı'na girişinin ve olayları bir rüya zannedişinin ardından on sene geçmiş ve Alice on dokuz yaşına gelmiştir. Evlenmeye pek de meraklı olmayan ve hala yarı-hayal dünyasında yaşayan Alice, düğün gününde ortaya çıkan bir tavşanı takip eder ve kendini gene küçülüp büyürken bulur. On yıl önceki olayları hatırlamayan Alice'i getiren tavşan, Kırmızı Kraliçe'nin bütün toprakları ele geçirdiğini ve onlara baskı yaptığını söyler. İyiliği temsil eden Beyaz Kraliçe'nin başa geçmesini istemektedirler ancak Kırmızı Kraliçe'nin elinde en büyük koz vardır: bir ejderha! Bay Tırtıl'ın kehanet defterinde bu ejderhay...
Sweeney Todd
Bir Berber Bir Berberberi Öldürdüğünde... Bu pek de alıştığımı tekerleme gibi olmadı ama Sweeney Todd'da alışılagelmiş ne var ki? Tim Burton'ın o karanlık ve pis şehirleri, kötü taraflarıyla barışık beyaz tenli ve koyu renk gözlü insanları ( bunların iyi olanları sarışın oluyor ama geri kalan fiziki özellikleri aynı gözlemlediğim kadarıyla.) Sweeney Todd'da da aynen devam ediyor. Aslı bir Broadway müzikali olsa da, en büyük ününü filmle elde ediyor. Bunda Tim Burton 'ın ve değişik hikayenin yanısıra başroldeki Johnny Depp ve Helena Bonham Carter ın etkisi kesinlikle yadsınamaz. Hatta başrolde olmamasına rağmen tam manasıyla döktüren Alan Rickman , Timothy Spall , Sacha Baron Cohen ve Jamie Campbell Bower ın da hakkını vermemiz gerek. **Film için aylar boyunca şan eğitimi almış olan Johnny Depp'in sesini dinlemek bir harika ...