-->

Theme Layout

Boxed or Wide or Framed

Theme Translation

Display Featured Slider

Featured Slider Styles

Boxedwidth

Display Trending Posts

Display Instagram Footer

No

Dark or Light Style

Denemeler ve Makaleler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Denemeler ve Makaleler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
11 Mart'ta CNR İstanbul Kitap Fuarı'nda İmza Günüm Var!

11 Mart'ta CNR İstanbul Kitap Fuarı'nda İmza Günüm Var!

Duyduk duymadık demeyin ahaliiiii! 11 Mart Pazar günü saat 14:00 -15:00 arasında CNR Expo'da olacağım. İlk imza günüm olacağından valla ben de ne yapacağımı tam bilemiyorum. Yani, daha önce gittim imza günlerine de hep masanın diğer tarafındaydım. Tükenmez kalem alıp geleceğim. Nasıl ulaşılır, onu da yazayım. Gugılmışım gibi herkes onu sorup duruyor. Ezberledim atık. (Atarlı Su mode on) Ama yine de kopi peyst yapacağım çünkü üşendim: Anadolu yakasından gelenler için Kadıköy 'den  Kadıköy-Kartal  metrosuyla  Ayrılıkçeşme  istasyonunda inip  Marmaray 'a aktarma yapınız. Marmaray ile  Yenikapı  durağında inerek  M1 Yenikapı-Havalimanı  metrosuna geçerek metronun  DTM-İstanbul Fuar Merkezi  durağında indiğinizde CNR Expo Fuar Merkezi'ne ulaşabilirsiniz. Üsküdar 'dan  Marmaray  ile  Yenikapı  durağında inerek  M1 Yenikapı-Havalimanı  metrosuna geçerek metronun  DTM-İstanbul Fuar Merke...

Kore'de Aşk Mevsimi Hakkında: Nasıl yazdım? Neden yazdım?

Kore'de Aşk Mevsimi Hakkında: Nasıl yazdım? Neden yazdım?

Eveeeet! Teee geçen sene kitabımın çıkacağından bahsetmiştim sizlere. Beni takip edenler, yayımlanan ilk kitabım olmasına karşın yazdığım -bir novellayı da sayarsak- dördüncü kitap olduğunu bilirler. Asıl çıkışı bilim kurgu ile bekleyenler çoğunluktaydı. Vallahi ne yalan söyleyeyim ben de bilim kurguyu önceden yayımlayacağımı düşünüyordum. Ancak işte evdeki hesap her zaman çarşıya uymuyor. Kore'de Aşk Mevsimi, aslında bildiğimiz dram-romantik klasmanın bir kitap. Çoğunluğu Güney Kore'de geçtiği için ismi de Kore oldu dolayısıyla. Bu kitabı ben, tam da medya ajansında çılgınlar gibi çalışırken -gerçi hala çalışıyorum-, bir yandan bilim kurgu kitabımı bitirmeye uğraşırken, diğer yandan da Kadıköy Belediyesi'nde manga kurgu ve çizim dersleri verirken yazmaya başladım. Öyle, bir anda oldu. Bilim kurgu genişledi, çok şey değiştirdim, üçlemeyi büyüttüm. Artık benim kontrolümden çıkıp kendi başına hayatta kalabilen bir organizma haline gelmişti anlayacağınız. İşin içinden...

Yaşamın Formülü

Yaşamın Formülü

Şatırım olmadığından gugıl'da arattım. Arkadaşlar filan ama hepsi bir kişiye bakıyor. Alfa malfa olmayı söylemeyeceğim o yüzden daha foto altı caption'ından terk eyleyebilirsiniz. (Yalnız kemıl gömlekli kırmızılıya çok fena bakmış. Yapmayın siz öyle, bir tenhada filan bakın en azından. ) Yok, yok. Öyle "Hayatınızı güzel geçirmek için yapmanız gereken 10 şey" tarzında bir şeyler geveleyip "Evrene olumlu mesajlar gönderin, kalbinizin sesini dinleyin filan da demeyeceğim. Dinlemeyin kalbinizi zaten ne gereği var? Bir şey söylemiyor o. Üzgünüm bu kadar direkt olduğum için  :( Bahsedeceğim şey, daha çok dünya üzerindeki her şeyin matematik işlemlerinden ibaret olması üzerine. Hıııı, hani o en sevdiğimiz ders var ya, aslında hayat = matematik. Matematiği hayatım boyunca ne çok sevdim ne de nefret ettim. Ancak şimdi anlatacaklarım için zaten herhangi bir işlem yapmanıza gerek kalmayacak. Yine de, bazı karmaşık durumlarda olayları düzleme -bu durumda beyaz...

İstemediği Hiçbir Şeyi Yapmayan İnsan

İstemediği Hiçbir Şeyi Yapmayan İnsan

Bu yazı biraz kişisel olacak. Yani gerçi her yazı öyle ancak bu benim bizzat kendimin başından geçen hüper düper süper tecrübeleri de ihtiva edecek. Kimdir efenim bu “Canının istemediğini hayatta yapmayan insan?” Baştan söyleyeyim; risk alır ve stratejik düşünce konusunda yetersizdir. Daha da kötüsü, benim de aralarına dahil olduğum küçük bir güruh stratejik düşünme yeteneğine sahiptir ancak işi pratiğe dökme konusunda yetersiz kalır. Bunu da sebebi nediiiiir? Tabii ki o düşünceler sonucunda vardığı noktaların tamamı “canının istemediği taraftan”dır. Şööyle örnek vereyim; sanki sülalem rahatmış gibi lise sonra TM iken matematik ve geometri çalışmayı bıraktım. (Sakın siz denemeyin!) Lise üçten dörde geçtiğimiz yaz ÖSS kalktı, LYS YGS geldi. Hal böyle olunca da ben –ki matematiğimin iyi olmasına karşın- sınava bir ay kala matematik çalışmayı bıraktım. Bir ay kala evet, YGS’yi geçtikten sonra filan. LYS mat sınavının parasını da ödemiştik. Ailemin “Sınava gir bari ne olur ne...

Kaos İstenci, Misantropinin İnsancıllığı ve Kötü Çocuk Distopya

Kaos İstenci, Misantropinin İnsancıllığı ve Kötü Çocuk Distopya

Geçen söyleşilerimizden birinde mangaka dost Ali kendi mangasını devam ettiremediğinden, şu an için mangayı çizmek için gerekli olan duygu durumundan yoksun olduğundan bahsetmişti. Ben de cevap olarak “Sevgili yap, ayrıl,” demiştim. İzleyicilerle gülüp eğlenmiştik sonrasında bu konu üzerinden. Meğer ne zamandan beri bu paralellikteki düşünceler –“bu”dan kastımın ne olduğuna biraz ileride değineceğim, şimdilik muallakta kalsın- kafamda parça pençik bir şekilde, incik cıncık şekilde dönüp duruyormuş, onu fark ettim. Bir eylemi gerçekleştirmek için bize gereken motivasyonun nereden geldiğine dair kafa yormaya başladım. Hani sabah akşam da bunu düşünmedim ama bir yandan otomatik pilotta hayatı yaşarken diğer yandan da kafamda bu konuyu tarttım ettim, olgunlaşınca da yazıvereyim dedim. Misantropi ile ilgili birkaç yazım zaten mevcut: Distopya ile ilgili de yazılarım, hatta bir de novellam var. Novellamın distopyaya övgü içeren kısmını geçen sene paylaşmıştım. Şuradan okuyab...

Sümüğümsü, Yeşil, İğrenç ve Narsist İnsan

Sümüğümsü, Yeşil, İğrenç ve Narsist İnsan

İnsanlar bencildir. Kötü, kuralsız ve narsisttir. Kurtuluş ise -ne yazık ki-tek bir yoldan geçmektedir; iğrençliğini olduğu gibi kabullenmek. Bu kabulleniş anından sonra bazıları doğasını reddederek kafasını kazıtır dağa çıkar, bazıları "Madem iğrencim, toptan iğrençleşeyim" diyerek kendini koyverir, çoğu ise bu kabullenişi  pek takmaz, arada sırada aklına gelir ancak yine bildiği gibi yaşamaya devam eder. Zira insan unutkandır da. Unutmazsak yaşayamayız. Unutmak iyidir. Yalnzıca işte "Unutulacaklar Listesi" ni derli toplu tutmak, araya unutulmaması gereken dosyaların kaçmasını engellemek gerek. Ayn bey bütüncül bir bilinç olan toplumsal hafıza ile igili de geçerli. Toplum dedim ve buraya genel bir eleştiri gelecek. (Nasıl da bağladım lafı yarebbim) Daha önce blogumda birçok kez insanlarn iğrençliğinden dem vurdum. Laf etmedğim, ayaklar altına almadığım hiçbir değer kalmadı sanırım. Şimdi ise en çok tiksindiğim özelliklerimizden birine geldi sıra; snobbing ...

Kürk Mantolu Madonna ve Özenme Hakkı

Kürk Mantolu Madonna ve Özenme Hakkı

Sabahın beşinde biri sopayla dürtmüş gibi uyandım. Oraya döndüm olmadı, öbür yana kaykıldım tutmadı. Sonra kendi kendime laf lafı açtı, hiç uyuyamaz oldum. Öyle kendi kafamda kendimle sohbet ederken -aslında hiç de sevmem, çekemem kendi sohbetimi ancak oldu bir kere-  Funda Özkalyoncu'nun, Sabahattin Ali'nin Kürk Mantolu Madonna kitabının bildiğimiz şarkıcı Madonna hakkında olduğunu sandığı, sanmayı geçtim, bunu bir de televizyonda rahat rahat söylediği olay geldi aklıma. Daha bu sabah iş için gittiğim kafede iki yanımdaki masada da bu kadından bahsediliyordu. İnternet Funda Özkalyoncu ve içinde döner sahnesi geçen anime ile ilgili paylaşımlarla doluydu. Döner sahnesi geçen animeyi de önereceğim tabii ancak buranın konusu Funda Hanım, Madonna ve özenmek. İşin içine bir döner yapan iki boyutlu Japonlar'ı karıştırırsam bence buradan hepimiz "Pen Pineapple Apple Pen! Liililililililililili!" diye dans ede ede çıkarız. Zorlamaya hiç gerek yok. Funda Özkalyonc...

İyilik Yapmanın Nahoş Hafifliği

İyilik Yapmanın Nahoş Hafifliği

Önce şunda bir karar kılalım, insanın, yani Homo Saphiens cinsine mensup olan canlıların hiçbir hareketi bir başkası için değildir, olamaz. Eskiden cümlelerimi uzun tutardım. Daha ağdalı olurdu,hoş görünürdü. Şimdi ise ne o kadar uzun uzadıya düşünebiliyorum ne de yazabiliyorum. Her şey kısa, her şey net. Bu nedenle de kendimi şiirsel bir dil kullanıp gönül tellerinizi titretmek yerine otobanda dümdüz gidip mümkün olan en kısa sürede benzininizi bitirmeyi planlıyorum. "İyilik yapmak" , "birini sevmek" , "birisi  için kendi canını feda etmek"... Bu olgular o kadar düz ve mantıksız geliyor ki karşıt argüman yetiştirmek, birini sevmeyi neden mantıksız bulduğumu açıklamak bile gelmiyor içimden. Gerçi geçtiğimiz zamanlarda uzuuun uzadıya açıkladığım yazılar da oldu. O, uzun cümleler kurabildiğim -kendime göre- dramatik dönemlerden. Sevmek ve iyilik yapmak kavramlarının benim açımdan mantıksızlığını kısaca "insanın yapısını tamamen haz almak üzeri...

Buuu Anam İçin, Buuu Babam İçin, Buuuu İnsanlık İçin!

Uzun zamandır aklımda ahlak üzerine yazmak var. Üzerine düşündükçe yazacak şeyler de çoğalıyor ve yazının taslağını daha kafamda tam kuramadığımdan yazıya geçirmesi de zaman alacak gibi görünüyor. Birazdan bahsedeceğim konu da ahlak, doğru davranış, iyiye, güzele yönelim ile yakından ilgili; hayat amacı. Hayatın bir amacı olduğu veya olmadığı konusunda hemen herkes kesin bir fikir sahibi. Çoğunluk olduğunu, geri kalanlar ise olmadığını, kendi amacımızı kendimizin bulduğunu söylemekte. Çoook az bir azınlık ise amaç diye bir şeyin var olmadığını, olsa bile zaten bir insanın kendi iradesiyle kendine bir amaç koymasının mümkün olmadığını düşünüyor. Benim çıkıntılık yapıp kendimi bu ufak azınlıktan sayacağımı sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Ben“Kendi irademizle asla bir şey seçemeyiz. Tüm kararlarımız atalrımızın genetik kodlarımızda bıraktıkları izlerin, hormonlarımızın, çevremizin detop edilmiş hali” düşüncesine tam olarak karşı olmamakla birlikte fikrin en genişletilmiş, harita ölçeğ...

Infinyteam