Siz de benim gibi güneşi sevip sayanlardansanız, hala kurtulamadığımız şu kış günlerinde içinizi ısıtacak bir anime önereyim size.
Her şeyden önce diyeyim; bu bir film. Yani onlarca bölümden oluşmuyor. İnsanın tadı da damağında kalıyor biraz bu sebepten.
Benim benzettiğim animeleri de sıralayayım, öyle geçeyim anlatmaya:
Higashi no Eden
Sword Art Online
Grimgar
Gatchaman Crowds
Kyosou Giga
C: The Money, Soul and the Possibility Control
Yukarıda saydığım animelerin çoğu sanal bir dünya ve distopik bir atmosferle alakalı. Summer Wars'ta bunların hepsi, üzerine bir de Japon kültürü ve aile bağları -daha çok sorgulansa da- var.
Bilgisayar oyunları, sanal alem, virüsler, kendi kendini geliştiren, kontrol edilemez AI (yani yapay zeka) seven, Madhouse stüdyolarını sayan var ise eğer Summer Wars'ü hiç düşünmeden izlesin derim ben.
Bakemono no Ko, ve Toki o Kakeru Shojo fimlerinden tanıdığımız Mamoru Hosoda'nın yönetmenliğini yaptığı bu macera dolu film Kenji Koiso adlı bir lise öğrencisinin Natsuki Shinohara isimli, Kenji'den bir yaş büyük bir başka lise öğrencisi tarafından ninesinin 90'ıncı yaş gününe götürülmesiyle başlar.
Ueda'da yaşayan ninesine Kenji'yi önemli bir klandan gelen, üniversite öğrencisi olarak tanıtan Natsuki, nişanlı olduklarını eklemeyi de ihmal etmez. Kenji ise bir yandan tüm gençlerin oynadığı sanal gerçeklik oyunu OZ'dan ona gönderilen kodu çözmeye, bir yandan da Natsuki'nin 394085324523 kişilik ailesiyle iyi geçinmeye çalışmaktadır.
Kodu çözüp geri yollayan Kenji, OZ'daki avatarını yitirir. Avatarının bir AI tarafından çalındığını ise çok sonra, AI tüm Japonya'nın trafik, sağlık, eğitim sistemini hackledikten sonra fark eder.
Suçlu olarak görülen ve polis tarafından aranmaya başlanan Kenji, Natsuki'nin aile bireyleriyle birlikte avatarını geri almak ve hacklenen sistemleri kurtarmak için tam anlamıyla bir "siber savaşa" girişir.
Hiç yorum yok
Yorum Gönder