Ben bu bölümü beğenmedim. Kendimi 53-54. bölümlerdeki, hiçbir şeyi tahmin edemediğim zamanlara dönmüş gibi hissediyorum. Geçen hafta, önce "bıçak ne olur Mutsuki'ye ait olsun" deyip, ertesi gün de bir de kanıtlar sunarak "Maalesef Mutsuki değil, Joozo bizim Takizawa'nın gözüne pıçaa takan kişi" demiştim. Mutsuki çıktı hop diye. Bölüm tamamen aksiyona dayalı olduğundan psikolojik tahlil yapmayacağım. Yapınca kafam yoruluyor, karakterleri anlayacağım diye cıbığım çıkıyor. Ekşın dıkşınlı bölümler iyi arada böyle.
Mutsuki tamamen sıyırmış durumda. Karpuz'un onunla ilgili bir planı var. Torso'ya öldürtmediğine göre, Mutsuki'ye önemli işler yaptıracak. Mutsuki'nin break down'ı, yani kafayı cıbırtması Kaneki'nin Jason'dan gördüğü işkenceden sonra yaşadığına hiç benzemiyor. O kafayı çocukken cıbırtmış. Beyninin geri kalan kısımlarıyla da işte anca buraya kadar gelebilmiş. Umarım Karpuz Mutsuki'yi Jason gibi çoklu kişilik bozukluğundan muzdarip bir karaktere dönüştürmez. (Çoklu kişilik şizofreni değil, bir kişlik bozukluğudur. Psikotik bir durum değildir ve tedavisi nispeten daha kolaydır. Bunu buradan belirteyim. Hatta yeri gelmişken Çemişgezek'teki kaynımlaraa- ekiekiekikeki)
Yazının bundan sonrası elektrikler kesildikten sonra yazılmıştır.
Mutsuki'ye hayatttaa saydırmam artık. Elektrikler kesildi bir anda; ödüm koptu. Müthiş bir karakter Mutsuki. Zekiii, çeviiik, ahlaklıııı! Urie'yi de araya sıkıştırdı bir şekilde. Mutsuki'nin tek kurtuluşu, Urie'nin gerçekleri anlayıp Kaneki'nin tarafını seçmesi ve bu ikisinin Mutsuki'yi kendine getirmesiyle olabilir. Ayrıca Amon ve Takizawa'ya karşı tek başına Mutsuki Devil Jin haliyle bile kazanamaz. Eğer Takizawa Mutsuki'nin elinden ölürse sana hakkımı helal etmem Karpuz!
Dr. Kanou tarafı çok saçmaydı. Hah, sonunda Kanou adam akıllı yaptığı deneyleri açıklayacak, bir seinen ciddiyetinde biraz düzen eleştirisi yapacağız filan derken adam saldı GDO'lu dedektifleri Kurona'nın başına. Dur, biraz akıl oynu yap, Kurona'yı sözlerinle dize getir, biraz villainliği öğren. Yok anacım, bu adamdan Frankeştayn çıkmaz. İşin felsefesinden, teorisinden çok pratiğe odaklanan bir sadist. Ben olsam Kanou'ya zeki sözler söylettirip onu "manyak-bilimadamı ama kendince nedenleri var"a getittiriridm. Aman işte "tüm insanlık yarı-ghoul olsun" demekle olmuyor o. Karizmatik bile değil. Bizimle değılsın Kanou. Karpuz'a biraz yardım mı etsem şu karakter derinliği konusunda ne yapsam? Resmen kalite düştü bir bölümde.
Naki olayı ise korkunç! Hiç beğenmedim. Bakın ben bile bir Tokyo Ghoul bölümüne beğenmedim diyorsam sonrasını düşünün! Tam bir rezalet! Naki en başta inanılmaz incelmiş. Gözleri kapkara. Gerçek Naki değil de şişme bebek modeli gibi duruyor. Tüylerim ürperdi o kara gözlerle yerde yatar görünce Naki'yi. Bu mu olacaktı bizim duygusal ganstanın sonu? Kızı kurtarmak için kendini feda etmeler filan, Ramiz Dayı mısın nesin? Bundan da Baki Dayı olur gerçi.
O sonra gelen kim? Boynundaki yakalığa bakılırsa Tatara olma ihtimali var. O karışıklıktan yararlanıp soluğu ikinci cephede almış olmasın? Karpuz Tatara'nın kolayca Takizawa'ya yenilmesi üzerine gelen olumsuz eleştirilerin üzerine Tatara'yı yaşatmaya karar vermiş olabilir. Bu bölümler öyle bir yıl önce kurgulandı, hiç değişmiyor sanmayın. Haftalık mangalar bir önceki hafta aldıkları reaksiyona göre değişiyor. Death Note'ta bile ikinci bir Kira'nın ortaya çıkıp çıkmayacağı son anda belli olmuş. Yani biz ince ince işleniyor sanıyoruz ancak yazarın kafsındaki kurgu önceki bölümün gidişatına göre okurlar ve editörler tarafından belirleniyor. O nedenle, beğenmediğiniz bir şey varsa mangakalara Tvit atmaktan çekinmeyin.
Ayrıca, görünen karartı Tatara değil, Ui de olabilir pekala. Naki ile birlikte çıkacağı zamanı dört gözle beklediğim karakterlerden Kooru Ui.
Edit: Gelen üç yorum üzerine; Yoshimura olma ihtimali de var o kişinin, evet. Anteiku'nun sahibi, Eto'nun babası!
Elektrikler kesikken yazdım bunları. 2 Days 1 Night'ı izliyordum, o da yarım kaldı. Kore şovları ve dramalarınının sıkı takipçisi değilim. Block B (Kpop müzik grubu) severim. Baktım bunlar Sister's Slam Dunk diye bir programa konuk olmuş, izleyeyim dedim. Sonra feci sardı. 2 Days 1 Night'ı izlemeyeli de olmuştu bayağı, hazır elim değmişken ona da baktım. Joonyoung'un "Türkiye'nin başkenti neresidir?" sorusuna"Galatasaray" dediği bölüme bile denk geldim.
Telefonumun da şarjı bitti. Ben de buraya random yazıyorum.
Havalar da bulutlu bu aralar.
Haa, Tokyo Ghoul'un beşinciyıl dönümüydü 8 Eylül. Bunun üzerine Karpuz sensei bir erkedergisinde -GQ gibi- Tokyo Ghoul'un birinci ve ikinci bölümlerini yeniden çizdi. Çizimler hakkında da ayrı bir yazı yazacağım.
Üç kitaba birden başladım. Böyle aç gözlülük yapınca genelde hiçbirinin sonunu getiremiyorum.
İki röportaj isteği var. Bir de bir çizer arkadaşla bir proje üzerindeyiz. Kitap da devam ediyor. Ancak ağırdan alıyorum. İlk kitabım yedi yüz sayfaydı. Editörler "sıkıcı, sen bunu 350-400 sayfaya indir" dediydi. O nedenle ben de -üçleme olan- bu yeni serinin ilk kitabını sindire sindire yazıyorum. Kurgu filan bitti aslında. Ama dediğiim gibi, acelem yok. Acelemyok derken otuzumu da beklemeyeceğim tabii.
Aslında bunları daha önce söylemem gerekirdi. Kısmet elektriklerin kesilip beni beynimle baş başa bırakmasınaymış.
O değil de, şu Galatasaray olayına hala gülüyorum ya. Elektrikler gelince videosunu ekleyeyim buraya.
Neyse, başka bir telefondan hotspot yaptım. Şimdi böyle ham olarak yollayayım, sonra ekleme çıkartma yaparım.
Hiç yorum yok
Yorum Gönder