Anime / Manga Önerileri 26: Bakuman

Kaç gündür hastalıktan cıbırığım çıktı. Listemde -yazılacaklar listem var, yaa!- yazılacak o kadar çok film, Tokyo Ghoul, anime, dizi, Tokyo Ghoul, anime, deneme, Tokyo Ghoul, anime, deneme birikti ki hangi birini yazayım şaşırdım. Arada istatistiklerde fark ediyorum "Su Tunç Tokyo Ghoul", "Tokyo Ghoul Su Tunç" "Ken Kaneki nolacak (olduğu gibi yazdım) su tunç" şeklinde aramalar görüyorum. Ülkemizin fahri Tokyo Ghoul manyağı olarak nam salıyor oluşum gözlerimi yaşartıyor valla. Yeni bölümün leakleri yarına düşmeye başlar. Merak etmeyin dostlar, Tokyo Ghoul adına taşımaya başladığım meşalenin ateşi, gün geçtikçe daha da harlanarak parlayacak ve yolumuzu aydınlatmaya devam edecek. Biz, bu yolda yenilmeyi -her iki manada- göze almış etten kemikten insanlar, Ghoullar'ın refah seviyelerini yüksetlmek ve genel-geçer toplum yasalarına göre yeniden üretilen nefretin bir soucu olarak ortaya çıkan "korkunç Ghoul" algısını yerle bir etmek adına canla başla çalışacağımıza, açtığımız yolda, koyduğumuz hedefe....

Yemin ederim Saitama olsa şurada ben şu paragrafın yarısına gelemeden gırtlağımı sıkıvermişti.

Bakuman'a geleyim ben.



İlk önce, hazır Saitama'dan söz etmişken bir şeyden bahsetmek istiyorum, One Punch Man ile ilgili yazımda animeyi izlerken Yeaa Takeshi Obata'nın asistanlarından biri çizmiş gibi" şeklinde bir laf ettiğimi, ancak daha sonra One Punch Man'in anime adaptasyonunun -webcomic versiyonunu ONE kendisi çiziyor- Yusuke Murata Sensei tarafından yapıldığını öğrenince pişman olduğumu söylemiştim. Bakuman'ı yazmaya davranmadan önce Takeshi Obata'yı iyice araştırdım. Kendisi hakkında neredeyse her şeyi biliyor olmama rağmen gözümden bir şey kaçmış; gerçekten de bir dönem Yusuke Murata'nın kendisinin yanında asistan olarak çalışmış olduğu!

İşte link, işte ispat!

http://www.sutunc.com/2015/12/anime-manga-onerileri-12-one-punch-man.html

Ne göz varmış bende! Hey gidi hey! Aferin Murat, iyi öğrenmişsin Obata Sensei'den.



Bakuman için sanırım "fazla profesyonel" desem yanlış olmaz. Death Note gibi bir şaheserin iki yaratıcısı, Tsugmi Ohba ve Takeşi Obata'nın bir kez daha birlikte çalışarak çıkardıkları müthiş bir "iş" Bakumn. Ben aynı zamanda biraz da profesyonelliği ortaya koyma, rahatlama olarak bakıyorum bu mangaya. Animesi de ayrı güzel. Biraz fazla uzun ama çok güzel, çok bilinçli, çok yerli yerinde.

Death Note'un How to Read'ini okuyanlar Obata ve Ohba ile yapılan röportajda ikisinin Death Note'un yapım süresinde birbirlerini hiç görmediklerini ve editör aracılığıyla haberleştiklerini okumuşsunuzdur. Güzel fikirleri olan ancak güzel çizim yapamayan Ohba'yı çizimleri "Bir Dünya Markası c" olan Obata ile eşleştirenler Shonen Jump editörleri. Kendi istekleriyle yaptıkları bir şey değil. Röportajda ayrıca Bakuman'da bahsedilen editoryal süreçten, nasıl ana hikayenin manganın satışına göre bir anda değişmek zorunda kalabileceğinden, bizim dahiyane manevralar olarak adlandırdıklarımızın çoğunun bir hafta karara bağlanmış şeyler olduğundan bahsediyordu. Japonya'nın en çok satan haftalık dergilerinden birinde manga serisi çıkarmak kolay değil, hiç değil.



Death Note gibi, halen live action filmleri çekilen, manga volümleri yok satan bir hikayenin iiki yaratıcıs, kendilerini rahatsız eden, anlatmak istedkileri ne varsa koymuşlar Bakuman'a. Koyarken de öyle güzel hikayeler ve karakterler yaratmışlar ki, insan bir kurgu mu okuyor yoksa ders mi dinliyor pek emin olamıyor. Aranızda mangaka lma hayalleri olan varsa vakit kaybetmeden izlesin derim bu nedenle.

Hayalleri mangaka olmak olan iki ortaokul öğrencisinin on senelik hikayesini, başlarından geçenleri anlatıyor kısaca Bakuman. Her hafta açıklanan anket sonuçlarına göre "Bu hafta sekizinci olduk. Çok kötü. İki yeni karakter katıp hikayeyi cilalamalıyız" şeklinde manevralar yapmaya itilen, sabah akşam çalışmak ve birbirleriyle yarışmak zorunda kalan mangakaların hikayeleri hem üzücü hem de fena halde gaza getirici. Zirveyi hedeflemeyenin çat diye düştüğü, her şeyin bir haftada değişebildiği bu mecrada tutunmaya çalışan -kalem isimleriyle Ashirogi Muto- Mashiro ve Takagi'nin hırs, güven, gözveri, korku, stres dolu hikayesi on numara on!


Bakuman Ohba ve Obata'nın yıllar boyu çektikleri, yaşadıkları üzerine kurguladıkları bir rahatlama ve ders verme hikayesi. İki ustanın önünde dde saygıyla eğilmek istiyorum. Hem onlarca karakter yaratacaksın, bu karakterleri derinleştirip onların hikayelerini kurgulayacaksın, o ada yetmeyecek on kadar birbirinden farklı türlerde çizen mangakaya ayrı ayrı manga hikayeleri uyduracaksın, onların çizimlerini yapacaksın. Bana bu ikilinin yaptığı biraz da profesyonelliklerini konuşturmak gibi geliyor. Obata bir kadın mangakanın peri kızı çizimini de rocker bir mangakanın motosiklet yarışını konu alan mangasının çizimlerini de, bilim kurguyu da fantastiği de komediyi de üthiş bir yaaratıcılık ve yetkinlikte çiziyor. Ohba ise her mangakaya özgü, ilginç, her biri de eğer yayımlansa gerçekten çok ilgi çekecek kurgular hazırlıyor.

Aşağıdakilerin hepsi Bakuman evreninde yayımlanan mangalar -hikayede geçen onlarca mangadan birkaçı-. Hepsinin kendilerine ait sürükleyici hikayeleri, anime adaptasyonu çekilenlerin giriş müzikleri ve animasyonları bile var.





Her şeyiyle okunması, izlenmesi gereken, manga endüstrisinin içini, perde arkasında neler olup bittiğini gösteren bir hikaye Bakuman. Anime izlemeye yeni başlayanlara değil de, belirli mangaları bilen, manga tarihi konusunda biraz bilgi sahibi olanların izlemesini özellikle tavsiye ediyorum.



Ayrıca belirteyim, hikayedeki favori karakterim açık ara Niizuma Eiji. Her daim kendi işine bakan, bencil olmayan ancak tedbiri de elden bırakmayan karakterleri sevmişimdir. Ohba Niizuma'nın yıllar içinde değişen karakterini de çok iyi işlemiş hikayeye. Çizimler -bilinçli olarak- değişmese de on yıl öncesinin Niizuma Eijisi ile on yıl sonrasının arasında davranış, oturuş, mimik, konuşma ve hayata bakış arasında çok büyük farklar var.

Karakter gelişimini yanlızca ana karakterlerde sınırlandırmadığı için ayrı hayranlık duyuyorum Ohba'ya. Hep yapıyor bunu. Gerçek adını öğrenemeyeceğiz sanırım hiç :(

Live actionını izlemedim ancak yakın zamanda izlemeyi planlıyorum. İzler izlemez yorum yapacağım ^.^

Ek: Takagi'yi bilerek Yagami'ye benzetmek, Yagami'nin bu sefer akıllı ve güzel yerine aptal ve şapşalı seçmesi, onu gerçekten sevmesi çok güzel düşünülmüş. Tabii Yagami ve Takagi arasında dağlar kadar fark var. Takagi gerçekten "sevilesi" bir karakter. Tabii bunda Takagi'nin empati yapmayı bilen, şapşalı Miho'nun ise Misa Misa kadar manyak ve rahatsız edici olmayan, aksine animenin en sempatik kadın karakteri olmasının büyük bir etkisi var.