-->

Theme Layout

Boxed or Wide or Framed

Theme Translation

Display Featured Slider

Featured Slider Styles

Boxedwidth

Display Trending Posts

Display Instagram Footer

No

Dark or Light Style

No Country For Old Men





Yıllardır arada sırada, banka kuyruğunda beklerken, akşam yatmdan önce gözümden uyku aka aka dişimi fırçalarken, bir konuşma esnasında iç sesim olarak aklımdan "Ya ben Nocontyforolmen'i izlemedim. Bu akşam/yarın izleyeyim" derim. Sonunda bambaşka bir nedenden nolayı, istekli ve bilinçli bir şekilde başına oturdum filmin ve bitirdim. "Başka neden"i de açıklayayım; Anton Criugh karakteri ile benzer özellikler taşıyan insanları araştırıyorum deli gibi son günlerdir. İleride bir gün aklımdaki yeni projeyi hayata geçirirsem -ki geçireceğim- ve basılırsa dersiniz Su Criugh'dan ayaklamış diye. (Diyemezsiniz hiç de bile! Ben gözlem yapıyorum yalnızca. Benim karakterlerim daha farklı. Pışık) 

Oturdum izledim. Hiç böyle bir filmle karşılaşacağımı zannetmiyordum. Karakterlere ağırlık veren, onların hayatlarını anlatan bir dönem filmi olarak egçirmiştim kafamda hep. "Eski kovboylar bugün pinpon oldu" vari bir motto oluşmuştu kafamda. Halbu ki çok çok çok sağlam altyapılı, sembollerle, dolaylı anlatımlarla dolu müthiş bir filmmiş. 



 Sizi daha da içe çekmeden belirteyim; işbu yazı bir yorum niteliğindedir. Filmin konusunu anlatmamakta ve izleyip izlememe tavsiyesi vermemektedir.

Zaten birelin parmaklarını geçmeyen okuyucularımın neredeyse tamamını korkutup kaçırdıktan sonra bir ihtimal geriye kalan iki üç tanesiyle yolculuğuma devam edebilirim :)

Ben, -Su Tunç yani-  istemeden filmin konusunun bir parçasıymışım meğer yıllarca. Kendi döngümde  "İzleyeceğim bu filmi" diyerek dönüp duruyormuşum. Anca döngüyü kırınca farkına varabildim. Bir durup düşününce. Anton'un, Ed Tom Bell'in, Llewelyn'in kanepesine oturmuş de kendimi televizyon ekranından izliyormuş gibi oldum. 




.Filmde üç döngü var; polis, katil ve parayı bulan ağabey. Her biri kendi döngüsünü yaşıyor. Koşullar ne olursa olsun, eylemleri ve eylemlerinin neden olduğu sonuçlar değişmiyor. Kırılma noktası ise çok, çok güzel aktarılmış kanepeye oturma ve kendini TV ekranından görme sahnesi. Üçünün döngüsünün buluştuğu nokta. Üçünün de aynı yöne baktığı ve salt gerçeği, kendilerini, yani yalnızca sürekli tekrarlananın basit, önemsiz bir parçasını gördükleri o nokta değiştirir filmin kaderini de. 



QuickEdit

You Might Also Like

Hiç yorum yok

Infinyteam