(Tablolar 6 yaşındaki otistik Iris Grace'e aittir. Sitesi için)
Çok şaaşalı, entelektüel görünmek adına pırtlatılmış "fensi/fansy" bir başlık gibi gözükse de attığım, aslında anlatmak istediğimin en yalın hali.
Çok şaaşalı, entelektüel görünmek adına pırtlatılmış "fensi/fansy" bir başlık gibi gözükse de attığım, aslında anlatmak istediğimin en yalın hali.
Dünya üzerinde çektiğimiz acıların sebebi bilinç filan değil, empati. Bilinç empatiyi köreltir. Sizi hapseder. Görecelidir. İnsandan insana değişir bilinç. Oysa "empati" durumu bir üst bellektir. Empati yapmayı becermeeynler otistik ve sosyopat -daha zarif ve bilimsel deyişle antisosyal kişilik bozukluğu olan şahıs- olarak ikiiye ayrılır. Bilinç bir hastalıktır. Empati ise bu dünya düzeninde, şimdiki zamanda, kendi rolümüzü oynayabilmemiz için bize benzin ve yol haritası sağlar. Herkesin aynı yolda ilerleyebilmesi için uğraşır. Arada birisi sollayacak olsun, onu alır, ezer ve suyunu çıkartır.
Empati sahtedir. Nefret ve acıma duygularını yönetir. Aynı kişi için zıt duygular besleyebilirsiniz bu nedenle. Yanıltıcıdır. Yoldan çıkmadığınız sürece sorun yoktur. Facebook iletinizde iki Demet Akalın şarkı sözü paylaşır, Instagram'a arkadaşlarınızla dışarıdayken (bu "dışarı" kavramı tabii kişiden kişiye, bölgeden bölgeye değişir. Sahile inip çekirdek çitlemekten Reina'da kop kop yapmaya kadar geniş bir skala içerisinde değerlendirilmelidir) çektiğiniz fotoğrafları yüklersiniz, olur.
Bilinç ise bırakmaz yakanızı. Hele ki bir gerçek yüzüyle tanışmayagörün, her şey daha da sarpa sarar. Her anınızı izler olursunuz. Her hareketinizi izler, neden bu hareketi yaptığınızı düşünür, hareketlerinizi psikanaliz yöntemiyle açıklığa kavuşturmaya çalışırsınız. "Neden?" soruları kafanızı yer durur. Neden öyle yapmıştır? O şeyi yapmasındaki amaç nedir? Siz neden öyle bir yanıt vermişsinizdir? Altına yatan neden nedir? Bilinç fazlalığından hastaneye yatırılsanız yeri. Öyle bir illet. "Lan acaba şizofren mi oldum?" diye düşünürsünüz. Her anınız duraksamalarla, kendinizi kontrol etmeye çalışmakla geçer. Bazen de koyverirsiniz kendinizi. İçten içe "Ne yaptığımı ve nedenini biliyorum ama koyverdim kendimi bugün." dersiniz. Öyle durumların ertesi günü asıl işkencedir. Vicdan azaplarıyla doludur. Hiçbir şey yapmamış, yanlızca hareketlerinizi "analiz" etmek istememiş olduğunuz için.
Genelleme dolu yazıları sevmem. Birinci tekil şahsı kullanmaya yüreğim el vermediği için bu şekilde yazdım bu metni. Bu seferlik de böyle olsun...
Hiç yorum yok
Yorum Gönder