-->

Theme Layout

Boxed or Wide or Framed

Theme Translation

Display Featured Slider

Featured Slider Styles

Boxedwidth

Display Trending Posts

Display Instagram Footer

No

Dark or Light Style

Şizofrenik Bir Aklın Odalarında Açmaya Çalışan Bir Gül;

Şizofrenik Bir Aklın Odalarında Açmaya Çalışan Bir Gül;

                                                   Sana Gül Bahçesi Vadetmedim Deborah,kliniğe getirildiğinde on altı yaşındaydı. Henüz çok genç bir yaşta olmasına rağmen ileri derecede şizofreni tanısı koyulmuştu.Ona hastalığının hemen her evresinde yardım eden psikiyatrının söylediği sözdü bu:" Sana gül bahçesi vaadetmedim."  Her insanın bir iç dünyası vardır. Kimselere açmadığı ya da zaten uğraşsa da açamayacağı.Genellikle yalnız hissettiğimizde sığınırız o dünyaya.İçimizdeki o derin boşluğu doldurabilecek soyut şeylerin arayışına düşeriz. Bazılarımız bu dünyaya kendilerini öylesine kaptırırlar ki "gerçek hayat" kavramları yerle bir olur. Hangi dünyanın gerçek hangisinin yalan olduğunu ayırt edemeyecek duruma gelirler.           Deborah da aynen bu karşıtlığın içinde sıkışıp kalmış durumda. Onu zehirleyen,dışlayan, ...

Tartışmalı yazar ve onun can verdiği Julien...

Tartışmalı yazar ve onun can verdiği Julien...

Kırmızı ve Siyah , şüphesiz Sthendal'ın en ünlü yapıtıdır. Şimdi bile yazıldığı dönemde olduğu kadar ünlüdür.  Sthendal bu romanında realizme geçişin  öncülerinden birisi olduğunu, Gustav Flaubert ve Honoré de Balzac 'ın yanındaki "En büyük realistler" de yer aldığını duyurmuştur. Bazıları Sthendal'ın yapıtlarını kuru denilebilecek bir dille ele almasını eleştirmişlerdir.Ancak halkın içerisinden çıkmış, sesini ancak ünlü Fransız İhtilali'nin sonrasında duyurabilmiş , kendi kendisini yetiştirmiş bir kişi için sanat dolu cümlelerdir kurdukları.Fransız asilzâdelerinin yazdıkları romanlara alışık olan eleştirmenler için bu, tabii olarak yadsınacak bir durumdur. Kırmızı ve Siyah 'ın başkahramanı Julien Sorel, doğduğu köyden ve ailesinden nefret edeni sınıf atlayabilmek için elinden geleni yapan, gerektiğinde savunduğu tüm ideolojileri saklayıp rahip olabilecek seviyeye ulaşabilmiş çok zeki bir Fransız köylüsüdür.Sthendal ise Julien Sorel'in kendisine as...

Bu da benden bir hikaye (:

-Kızım uyan! Bu annesinin sesiydi. Gördüğü rüyayı ikiye bölen bu sesle irkildi. Gözlerini birkaç kez kırpıştırdı ve sonunda nerede ve nereye gitmek üzere olduğunun  idrakına vardı.Gitme vaktiydi... Sıcak yatağından yavaşca kalktı. Kim bilir ne zaman yatacaktı yatağında bir daha? Ne zaman uyandıracaktı onu annesi o tatlı sesiyle? Sonra O'nu düşündü. İçinde tarif olunamaz bir acı hissetti. Gidiyordu.Hem de O'nu, canından çok sevdiği varlığı bırakıp gidiyordu.  Üç aydır görmemişti yüzünü. Nerede olduğu hakkında en ufak bir fikri bile yoktu. Hadi kendisini terk etmişti, peki ya annesi? O, annesine bile haber vermeden,evinden tek bir giysi bile almadan adeta yok olmuştu. Sanki hiç doğmamış gibi... Oysa O'nun bir zamanlar hayatta,onun hayatında olduğunu çok iyi biliyordu. Gittiğinde başlayan krizleri artık hayatının normallerinden birisi olmuştu. Üç ayda ne kadar ağlamıştı? Kaç kez evine dayanmıştı?  Hatırlayamıyordu. Hala geceleri yatağında sessiz sessiz ağlıyordu. Günün herh...

Gerçekliğin Ötesindeki Tavşan ve "Donnie Darko"...

Gerçekliğin Ötesindeki Tavşan ve "Donnie Darko"...

Muhteşem soundtracki için :  http://fizy.com/s/1m8975   (Gary Jules-Mad World ) -Why are you wearing that stupid bunny suit? -Why are you wearing that stupid man suit?                                                 ( işte konuşmanın gerçekleştiği an! ) Donnie ve hayali arkadaşı olan ve sürekli tavşan kostümü giyen Frank ile geçen bu konuşma aslında Donnie Darko'nun küçük bir özeti.  *Kimiz biz? Göründüğümüz kişiler miyiz hepimiz? *Çoğunluğun kabul ettiği doğrular ne kadar doğru?  *Genel-geçer doğrular sorgulanmadan direk kabul mü edilmeli? *Devinimsel zaman döngüsü geçmişimizi,dolayısıyla geleceğimizi değiştirebilir mi? *Vs. vs. Hayal ile gerçeğin çatıştığı noktada bulunan bir genç... Kafası karışık, normal olmadığını düşünüyor, sanrılar görüyor... On altı yaşındaki herhangi bir gencin sorunlarından daha büyük sorunlar ...

Werther: Yüzyılların Genci!

Werther: Yüzyılların Genci!

Goethe-Genç Werther'in Acıları adlı kitabı aslında uzun bir süre daha yazmayı planlamıyordum. Çünkü tek bir seferde bu kitapla ilgili olan duygu ve düşüncelerimi anlatabileceğimi zannetmiyorum.Belki yeni şeyler eklemek istediğimde editlerim bu yazıyı (: Bu zaman diliminde birçok kişinin hemfikir olduğu şey; Genç Werther'in Acıları'nın gençlerin üzerinde yadsınamaz bir etkisi olduğudur. Tıpkı benim gibi bu kitabı ergenlik diye tabir ettiğimiz lise çağında okumuş insanların ruhlarının,kalplerinin gizli saklı bir köşesinde eminim ki hiç olgunlaşmamış bir Werther kalacak. Romantizm akımınının getirilerini bu derece mükemmel ortaya koyan başka bir roman daha var mıdır acaba? Gerek tekniği, gerek sözcüklerdeki ahenk ve duygulanımcılık  Goethe'nin şu anda hala saygıyla ve beğeniyle anılmasının nedenini açıklıyor desek yanlış olmaz. İnsan bir kitabı okuduğunda ağlar mı? Bir intihar mektubunu sanki kendisininmişcesine ,yazdıktan sonra tekrar eline alıp nasıl yazdığını kontro...

Narsizmin Annesi Nana ve Naturalizmin Babası Emile Zola

Narsizmin Annesi Nana ve Naturalizmin Babası Emile Zola

Yeşilçam filmlerindeki" şehvetli,can yakıcı güzellikte ve tehlikeli kadın " sembolünün belki de anasıdır  "Nana".  Realizm akımının kan kaybettiği, naturalizmin ise ivme kazandığı bir dönemde Emile Zola bu başyapıtı ile naturalizmi doruğa çıkartmıştır.  Nana aslında bağımsız bir kitap değildir. Birbirini izleyen romanlar bütünün ortasındaki bir kitaptır sadece. Bir tezi ispatlayabilmek için yazılmış olan bir kitabın bu kadar benimsenmesi ve yazılmasının üzerinden neredeyse iki yüz yıl geçmiş olmasına rağmen hala narsizmin simgesi haline gelmesinin nedeni nedir? Emile Zola'nın asıl amacı bir şaheser ortaya koymak değildi. Elbette ki bu da gayelerinden birisydi ancak  tam yirmi bir kitaptan oluşan "Rougon Macquart"  serisini yazmasının bir amacı vardı: "Determinizmi İnsan Üzerinde Açıklamak." Naturalistlerin romana sanatsal değil de bilimsel yaklaştıklarını biliriz. Roman Adeta bir deney sahasıdır onlar için. İnsanları incelerler. Mereden geldi...

Infinyteam