Ya tüm hayaıtmız bir oyundan ibaretse? Medyanın ne raddelere ulaştığını abartılı ve son derece çarpıcı bir yorumla ele alan bir film The Truman Show . Günümüzde insanların kendilerini kamera dolu evlere kapattıkları, para kazanmak ve izlenmek uğruna her türlü şeyi yapmayı göze aldıkları bu dönemde tam da olması gerektiği gibi bir film olmuş. Jim Carrey 'nin müthiş oyunculuğuyla da birleşince ortaya görsel bir şölen çıkıvermiş. Truman otuzlu yaşlarında bir sigortacıdır. Bir evi, arabası ve onu seven bir karısı vardır. Babasını tekneyle balık avına çıktıkları bir gün fırtınaya kaptırmıştır ve babası o günden sonra bir daha görünmemiştir. Lise yıllarında ise Lauren adında bir kıza aşık olmuş, ancak kızın babası onların Fiji Adalarına yani dünyanın öbür ucuna yerleşeceğini söylemiştir. Lauren ise Truman'a gördüğü her şeyin sahte olduğunu, bir film setinde olduklarını ve her şeyin bir düzmece olduğunu insanların onu televizyondan seyrettiğini söylemiştir. Bu o...
Hayır Devlet Bahçeli'den söz etmiyorum. The Number 23 ' filmindeki Walter Sparrow ( Jim Carrey ) karakterinden söz ediyorum :) Jim Carrey'nin karizmasının tavan yaptığı bu film, aynı zamanda ne kadar büyük bir oyuncu olduğunun da göstergesi. Ace Ventura , Salak ile Avanak , Maske , Liar Liar gibi onlarca komedi filminde görmeye alışık olduğumuz bu "aşmış"oyuncunun The Truman Show , Eternal Sunshine Of the Spotless Mind ve Number 23 gibi dram filmlerinde gösterdiği performans bence komedi filmlerindeki performanslarıyla başa baş. Sokak köpeklerini yakalayıp barınaklara götüren bir belediye görevlisidir kahramanımız. Evli ve bir çocuk babasıdır. Karısını çok sevmekte ve 15 yaşındaki oğluyla son derece iyi geçinmektedir.Karısının en yakın arkadaşı Isaac French'de olmasa çok mutlu bir yaşamı olacaktır ancak Walter Isaac'ı kıskanmaktadır. Karısı , Walter'ın sevineceğini düşünerek doğum günü hediyesi olarak ona ikinci el bir kitap alır. Walte...
Bir adam düşünün; bankacı, her gün insanların kredilerini onaylıyor ya da reddediyor, evliliği yalnızca altı ay sürmüş ve boşanmanın üzerinden iki yıl geçmesine rağmen toparlanamamış, en yakın arkadaşını bile sürekli atlatıyor. Yani tam bir "disaster!" Bir gün hiç ummadığı bir yerde eski bir arkadaşı çıkıyor karşısına ve bir anda tüm hayatı değişiyor.. Elbette ki Yes Man 'den bahsediyorum! Jim Carrey , Zooey Deschnel ve Bradley Cooper gibi çağımızın en iyi aktörlerinin oynadığı bu filmi en az on kez- evet deliyim- izlemişimdir. Nedeninin bilmediğim bir şekilde yaşam enerjisi eriyor bana çünkü. İnsanın içindeki değişimi, kendini dış dünyaya kapatmamak gerektiğini öğreten bu film, derin mevzuları oldukça eğlenceli bir şekilde ele almış. Nerede kalmıştık?.. Hah! Jim Carrey'nin oynadığı mutsuz karakterimiz Carl eski bir arkadaşıyla karşılaşıyor ve arkadaşı ona bir toplantıya katılması gerektiğini söylüyor. Carl ilk başta bununla dalga geçse d...