Blake Nelson'ın aynı adlı kitabından uyarlanan Paranoid Park, usta yönetmen Gus van Sant'ın imzsaını taşıyor. Başlangıç sizi korkutmasın. İçindekiler bölümünde bir de kültür-sanat gözüksün diye ajanda ekleyen life-stlye dergilerinin yaptığı gibi yapmacık bir yazı yazmayacağım kesinlikle. Gus van Sant, favori yönetmenlerimden. Bu açıdan tam manasıyla objektif olamayabilirim. Objektif olamayan halimle bile rahatça diyeiblirim ki, film, Sant'a Cannes En İyi Yönetmen Ödülü'nü kazandıran Elephant'ın gölgesi altında kalmış. Kaykay sahneleri, Gus van Sant'e özgü, o değişik kurgu ve başroldeki çocuğun donuk halleri her ne kadar iyiyse, hikâye bir o kadar zayıf kalmış. Filmin yalnızca 18 günde çekilmesi bir yana, sanki gerçek manada oldu bittiye getirilmiş gibi. Bu arada gerçekten de güzel anlar yakalanmış. Hele ki çocuğun donukluğu hikayenin genel akışı içerisinde son derece iyi yedirmiş. Sant'ın o göze soka soka bir hâl olduğu, manasız derecede( t...
Hayal kurarız. Hepimiz. Sen, ben, o fark etmez. Asıl önemli olan ise bu hayallere kendimizi ne derece kaptırdığımız. Lafa böyle anne nasihati veriyormuş gibi başlamam yanlış anlaşılmasın. Size öyle bir filmden bahsedeceğim ki; bana zaten farkında olduğum "ben"i yeniden bana hatırlattı, yer yer güldürdü. ( ama hani şöyle ağzın kenarında beliren, hafifçe, umutsuz ama mutlu bir gülümsemeydi bu) Filmin en sevdiğim sahnelerinden. Bang Bang'in farklı bir yorumuyla Kanadalı aktör, yönetmeni, senarist vs. Xavier Dolan'ın ikinci uzun metrajlı filmi Les Amours Imaginaires. Film ana tema olan "hayali aşklar" üzerine eğilirken bir yandan da Marie, Francis ve Nicolas arasındaki aşk üçgenini konu alıyor. Yakın arkadaş olan Marie ve Francis bir gün yaşadıkları kasabaya yeni taşınan Nicolas ile tanışırlar. Yakışıklı, kültürlü, akıllı, ne söylediğini bilen ve gizemli Nicolas'ya adına aşk da denilebilecek bir tutku beslemeye başlar...
Yönetmen: Laurent Cantet Paris'in göçmenleriyle ünlü 20. Bölgesindeki( Point 20) bir otraokulda Fransız Edebiyatı öğretmenliği yapan François Bégadeau'nun yarı otobiyografik romanından uyarlama bir film Entre Les Murs( Duvarlar Arasında). Filmin senaryosunu da yazan Bégadeau aynı zamanda da Fransız Edebiyatı öğretmeni olarak filmde yerini alıyor. 2008 yılında Oscar'a aday gösterildi ve New York Film Festivali'nin açılış filmi olarak seçildi. Ayrıca 21. yılın ardından ilk defa Cannes'da Altın Palmiye ödülünü kazanan Fransız filmi olma özelliğini taşıyan Entre Les Murs o kadar gerçekçi ki, eminim siz de film boyunca kendinizi sınıftaki herhangi bir birey olarak addedeceksiniz. Filmin genel mekanı sınıf. Filmin adı İngilizce'ye de zaten "The Class" olarak geçmiş. Biz de onlardan alarak filmin adını Duvarlar Arasında değil de Sınıf yapmışız. Olur böyle şeyler, takılmamak lazım. Filmde herhangi bir müzik yok. Çocukların bahçedeki cıvıltıları ...
J'ai Tué Ma Mère.. Yine bir Quebecios filmi... Bilemiyorum acaba bu insanlar cidden çok güzel filmler mi yapıyorlar yoksa ben mi en güzellerine denk geliyorum. Öyle ya da böyle, J'ai Tué Ma Mère, yani "Annemi Öldürdüm" filmi de Su Tunç'un Kült Filmleri klasmanına girmiş bulunmakta. (Aslında öyle bir klasmanım yoktu ama sırf bu film için yaratmış oldum.) Filmin içeriği, çekimleri vs. zaten takdire şayan. Ancak asıl takdire şayan olay şey ise, 2009 yapımı bu filmin senaristi, yönetmeni ve başrol oyuncusunun 1989 doğumlu birisi olması. Evet, Cannes Film Festivali'nde 3 ödül kazanmış olan ( ayrıca eklemek gerekirse film, İstanbul Uluslararası Film Festivali'nde de "Pople's Choice" ödülünü almıştı ) bu film yalnızca 20 yaşında olan birisi tarafından kurgulandı, yönetildi ve oynandı. Bu nedenle de sizden Xavier Dolan ismini bir kenara not etmenizi istiyorum. Çünkü 2010 filminde yine senaryosunu yazdığı, yönettiğii ...